6 Mayıs 2013 Pazartesi

Söz var iş bitirir, söz var baş yitirir..

    Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim...; Söyledikleriniz muhtevası elbette önemli ama nasıl söylediğiniz çoğu zaman en az onun kadar önemli.
    Hükümdarın çok sevdiği, gözünden dahi sakındığı bir atı varmış, öyle seviyor ki evladı gibi muamele edermiş, "Bu atın bana ölüm haberini getirenin kellesini alırım" diye ilan etmiş. Atın ömrü insan ömründen kısa malum, yıllar içerisinde seyisbaşı atın maalesef öldüğünü görmüş lakin gel de bunu hükümdara söyle.. Velhasıl çıkmış huzura, “Hükümdar Hz. atınız yatmış ve kalkmıyor” demiş. "Eeee" demiş hükümdar. Seyisbaşı devam etmiş; ”Yem verdim,yemiyor.” Eee, “Kamçıyla dürttüm, tepki vermiyor” , “Gözlerini de açmış kapatmıyor.” Hükümdar telaşla, ”Desene Öldü benim at!” Seyisbaşı cevaben; “Efendim vallahi ben demedim zatıaliniz buyurdunuz” demiş. Tabi Hükümdar için olmasa da seyisbaşı için bir yumuşaklıkla hadise geçip gitmiş.. 
   Yine Rüya görüyor Sultan, iki bilge kişi var sarayda rüyayı yorumlayacak (o eski güzel tabirle müdebbir), birini çağırıyor, tabir korkunç..“Sultanım" diyor, "Bütün yakınlarınızın ölümünü göreceksiniz, maalesef bu acıyı yaşayacaksınız.” diyor. Sultan kahroluyor, diğer yorumcuyu çağırıp rüyasını anlatıyor, “Sultanım gözünüz aydın, müjdemi isterim” diyor, ”Tüm akrabalarınız arasında en uzun ömürlü olan siz olacaksınız!” 
    Yunus bin yıl öncesinden tespiti ne de güzel yapmış; Söz var iş bitirir, söz var baş yitirir... Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı... 
   
    Gördüğünüz gibi, insan kulağından zehirleniyor, panzehiri de yine kulağından alabiliyor…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder