13 Ocak 2014 Pazartesi

Caca Bey'den..



Caca Bey... Tam 774 yıl önce Kırşehir'de yaşamış bir bilim insanı. Biliyorsunuz bizim topraklarımız güzel insanları unutturmakta mahirdir, unutmuşuz gitmiş. Kırşehir'e son ziyaretimde kendisine ait bir kitap almış, lakin okuma fırsatı yakalayamamıştım. Sözü de fazla uzatmak istemiyorum, dün nihayet alıp okuduğumda gerçekten çok değişik hislerle hemhal olduğumu söyleyebilirim. Bir anda omzumda bir ağırlık, bilmiyorum nereden geldi. Yüreğim, vicdanım, hafızam ve birazcık iç muhasebe sonrasında ise uzun bir tefekkür..

"Hayat dediğiniz nedir ki bir kazanıp kaybetme öyküsünden başka? "Tamam" deriz, "Kazandık". Tam da en çok kazandığımızı zannettiğimiz o an, aslında hayattaki en büyük kaybımızdır da, haberimiz yoktur. Ve bazen de "Kaybettik" deriz. Tam da en çok kaybettiğimizi sandığımız anda, hayattaki en büyük kazancımız saklıdır da, farkına varmayız, ya da çok geç varırız.. Hem dünyayı kazan, O'nun rızasını kaybettikten sonra, kazanmış mı oluyorsun? Ve dünyayı kaybet, O'nun rızasını kazandıktan sonra, kaybetmiş mı oluyorsun?"

Bu sözlerde herkes için bir hisse olması lazım, hele hele entelektüel olmanın bu kadar kolay olduğu günümüzde, münevverliğin yollarını arayıp bulmalı insan! Cüce kelimesini, büyük adamların yakından görünüşü olarak tanımlayan aydınlara inat, kumaşı Anadolu'da dokunmuş insanların ayak izlerini takip etmeli...

O güzel insanlara layık olmak mı? Onlara layık olunmaz, layık olmaya çalışılır ancak.

Not; Yukarıdaki resim Cacabey Camii ve Gökbilim Medresesi'ne aittir ve 2012 yılında tarafımdan çekilmiştir.