26 Haziran 2014 Perşembe

Apaydin Kampi

Suriye'de yaşayan küçük Türkmen kardeşlerimle biraz ders çalişalim, biraz muhabbet edelim istedim... Şüphesiz ki; Kendimizden beklediğimiz, başkalarindan beklediğimizden büyük olmadikça, insan olamiyoruz.

Antakya - Affan Kahvesi


Zaman ve mekanin mecz olduğu öyle mekanlar vardir ki orayi anladiğinizda, o bölgenin tüm gelişim serüvenini anlarsiniz. Elbette eski ve kadim arasindaki etimolojik farktan da haberdar olmak gerekir, zira insanoğlu eskiyeni çöpe atar ve yenisiyle değiştirir. Velhasil kadim olani baş taci yapar. 90 senelik kadim bir kahvehane burasi: Affan Kahvesi. Resimdeki Ertuğrul Dede ile yaşit bir başka deyişle. Kendisi hafizasini kaybetmiş ama ailesi ona buranin çok iyi geldiğini söylerek kahveye gelmesine izin veriyorlar. Ben buranin hikayesini anlatmayayim, güzel yer vesselam, yolunuz Antakya'ya düşerse rahmetli Tuncel Kurtiz'in masasina geçin ve burada bir Haytali siparişi verin. 

25 Haziran 2014 Çarşamba

Cennetten bir fragman geliyor!

Sadece 3 gün kaldi gelmesine! :) Küçüktüm, hoş hala küçüğüm; büyük olduğumu belgelemenin ilk yolu oruç tutmakti. Evden eve bariş taşiyan cennetten bir fragmandi sanki. Sofradaki yemekler ayni yemekler değil, başka bir maya karişmisti sanki onlara. Sezai Karakoç'un dediği ebedilik mayasiydi belki de bu, bilemiyorum. Daha sonra her senemin, psikolojimin ve mevsimlerin ayri ayri boyasina bata çika hafizamda farkli anlamlara bürünerek gelişti durdu Ramazan. Inanin sadece biz değil, oruç da acikti, özledi bizi. Peki ben bunlari buraya neden karaladim ?

Nur yüzlü misafirimiz, ögretmenimiz Ramazanimiz geliyor. En azindan takma sakalli, maymun yüzlü noel baba geleceği zamanki kadar heyecanlansak ?

Not: Siz en iyisi internete girin ve bir adet "Sezai Karakoç - Samanyolunda Ziyafet" siparişi verin.


23 Haziran 2014 Pazartesi

Mecnun.Leyla.Mektup.

Mecnûn, Leyla'ya bir mektup yazmak istedi. Kalemi eline aldi ve işte şunu yazdi:

"Adin dilimde, yâdin kalbimde, hâyalin gözümde. Adin dilimden düşmüyor, hâyalin gözümden gitmiyor, yâdin içimde yer etmiş. Sen ki, bende gezip dolaşiyorsun!, O halde, ben bu mektubu kime yazayim?" dedi.

Kalemi kirdi, kağidi yirtip atti.

( Fihi Mafih, s. 261 )