21 Ekim 2012 Pazar
Balkan faciasından, Balkan barışına...
Elim balkan faciasının üzerinden tam yüzyıl geçti, eti tırnaktan kopardılar, artık kayığı sağa çekip tefekkür edip düzgün bir muhasebe yapmanın zamanıdır... Bir Bosnalı'dan dinlediğim hikayeyi sizlerle paylaşıyorum; Eski bir dönemde, Bosnalı genç para biriktiriyor, deli gibi, her aktivitesinden kısarak.. Etrafındakiler soruyorlar; "hayatını yaşayamıyorsun bu gayret niye" Türkiye'ye gideceğim diyor. "Namazında niyazında bir gençsin, madem biriktirdin hacca git." Ruhum Osmanlı, kalbim hac'da diyor. Sonunda Rabbinden af diliyor, kusura bakma, sadece bu seferlik ruhumu dinleyeceğim. Eşyalarını topluyor, çıkıyor yola... Bir noktadan sonra deniz yoluyla kıyı bir şehrimize yanaşıyor... Lakin kısa kalıyor ne yazık ki ve dönüyor Bosna'ya. Herkes şaşkın ; "Niye geldin?" cevap yok. Genç, tam 3 hafta kimseyle konuşmuyor, daha sonra tek bir cümle ediyor ; "O millet, o millet değildi..."
Bu hikayeyi dinlediğimde tüylerim ürperdi, yutkundum ve kendime gelemedim, lakin sonra Lozan'ı hatırladım, o dönemi anımsadım... Biz Lozan'da söz vermiştik Anadolunun dışındakilere selam vermemeye, Emperyalizmle mücadele kisvesinin arkasında seksen sene Evlad-ı Fatihan'dan bir selamı esirgediler, bunun adına da milliyetçilik dediler. "Orta Asya'da Türkler var mı? Unutun onları..Müslüman devlettlerle kardeşlik mi? Hayır onlar sizin düşmanınız, Ortadoğu mu dediniz? Oraya kafanızı kaldırıp bakmayacaksınız bile..." O Türkçülük numarasına yatmış birileri yeni bir Türklük icat ettiler, bu Türklerın dini Islam olmayacak, hanı, hamamı, camisi,yapıları inançları, atasözleri, örfü, adeti, töresi, dili, türküsü, folklöru bunlar yok edilecek ve onun yerine bir maymun çıkaracaksınız adına Türk diyeceksiniz, bu maymunda batıyı taklit edecek. Bu insanların Atatürk’ün annesine bile saygısı yoktu ve vasiyetinde olmasına rağmen, Zübeyde hanım’ın mezar taşında yazan “Ruhuna Fatiha” yazısına dahi tahammül edemediler, çıkartıp yerine heykel diktiler...
Bütün bunların yanında hepimiz görüyoruz ki Anadolu'nun sesi artık daha fazla çıkıyor ve çıkacak. Kimlerle, hangi kardeşlerimizle aramıza duvar örmüşlerse hepsini teker teker kaldıracağız, kardeşlerimizle kucaklaşacağız ve bunu yaparken buyurmadan, buyurgan olmadan, onlara hükmetmeden, onlarla el ele yapacağız. Içine kapanmış, bir mikrofon veya hoparlör ülke konumuna benim ülkemi sokan ve kendilerini ortak değerlerimizin ardına gizleyen bu anlayıştan “temelli” kurtulduğumuz günü iple çekiyorum.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder