4 Nisan 2014 Cuma

2014 Yerel Seçim Sonuçları ve Aşırı Politizasyon




Diş ağrısından uyuyamayan bir bey amca sabah soluğu dişçide alır; 

Dişçi: "Hayrola ne şikayetiniz var?" 
Bey amca cevap verir: "Haşa şikayetimiz yoktur, dişimizi göstermeye geldik."...
"Şu dişime bak beni uyutmadı" ile "Şikayetimiz yoktur dişimizi göstermeye geldik." arasında çok ince bir edep farkı vardır. Kumaşı Anadolu'da dokunanlar bunu hemen fark ederler. Zira edep öğrenilmeden öğrenilen ilimden dahi hayır gelmez. Bu minvalde kuşbakışı bir süreç analizi yaptığımızda, ülkemizin ve dolaylı olarak havzamızın, iç muhasebe yapamayan, Edep Ya Hu'yu ıskalayıp aşırı politize olmuş sistemli bir grup ile karşı karşıya olduğunu görmek mümkün. Özellikle seçim sonuçlarından başlayarak belki de yukarıda saydığım maddeleri tek tek değerlendirmekte fayda var;

Şöyle bir etrafınıza bakın, bazı adamlar vardır, herşeyi eleştirir, bilir ve burunlarını sokarlar. Bu adamların bir dolu özelliği vardır ama en öne çıkanı; kendi işlerini hep eksik yapmalarıdır. İnanın bu insanların herşeyi bilmekten hadlerini bilmeye vakitleri kalmıyor. Bu insanlarla her karşılaştığımda kendi kendime şöyle mırıldanıyorum: "Sevenlerine bakıp sevemediklerim vardı, sevmeyenlerine bakıp daha çok sevdiklerim oldu."

Çerçeveyi daralttığımızda, öncelikle 30 Mart 2014 tarihinde yapılan yerel seçimlerin en büyük kaybedeni hiç tartişmasiz merkez diye adlandirilan oysa "Neo-Vesayet" rejimi uğrunda çukur olma yarişina giren medyamız oldu diyebilirim. Seçimden önce döviz düştü, borsa çikti, yabanci sermaye girişi yaşandi ve o sevimsiz Jp Morgan dahi Türkiye'ye oynadi da, neden merkez medya kendisine gönül verenleri aylarca bu ölçüde yaniltti ? Ben muhalefet olsam ilk başta hesabi medyamdan sorardim, "%29 oy alir dediğiniz Ak Parti nasil bu oyu aldi? Beni neden yanilttiniz? " derdim. Seçim sonuçlarına sayisal olarak baktiğimizda Chp, Bdp'den sadece üç il fazla alabildi. Muhalefetin tek tesellisi, iphone ve android kullanicilari olarak seçim sonuçlarini değerlendirme kolayliği yaşamalari oldu, ekran daraltmaya ihtiyaç duymadan aldiklari oylari Türkiye haritasi üzerinde analiz etmek mümkün.

Daha somut baktığimizda ise 12 yılı aşkın bir süredir iktidarda olan Ak Parti kadroları karşısında yapılmış 8 seçimi de kaybetmiş bir ana muhalefetimiz var. Lakin seçimlerin ardından yapılan açıklamalarda bir milim değişiklik yok. Şimdi bir sonraki seçime kadar yine aynı şeyleri yapacaklar ve yine farklı sonuç bekleyecekler. Elektrikler kesildi, oylarımız çalındı, torbalarla oy bulundu... Olmayan oylar için ağlamak bir siyasi duruş olamaz. Yalandan kim ölmüş diyorlar. Yalandan beden ölmez. Gönül ölür, gönül! Sonuçta tarihi arkaplan gayet açık ve Chp'nin tarihinde açık oy gizli tasnif gibi bir garabetin haricinde en ufak bir seçim başarısı bulunmuyor. Sanki seçimi kaybeden ana muhalefet değil de halk. Halk'a düşman bir halkçilik olur mu Allah aşkina ? Gördüğü 3-5 şeyi, tattiği birkaç lezzeti ve beraber yaşadiği dar çevresini dünyanin ta kendisi saninca insan, Iski'den emekli Riza Abi'nin, zabita Göksel'in, çocuk bakicisi Nermin Abla'nin hayatina intibak etmesi de mümkün olamıyor. 
Başkalarına sürekli "aptal" demek de insanı akıllı yapmıyor malum. Aslında çok da uzatmaya gerek yok; "Acılı salçada kavrulmuş makarnaya penne arabiata demediği için aşağıladığınız insanlar kazandılar." Anadoluyla biraz alakasi olmali insanin. Mum işiğinda tutanak aramaktansa, milletin dev projeksiyonuna bakmak bu kadar da zor olmamali. "Hep beraber ve sürekli söylersek hakikat olur" yanilgisinin işiğinda Facebook'da paylaşilan iki yalan, iktidarin yoluna çikmiyor ne yazik ki... Nasreddin Hoca’nın eşeğe neden ters bindiğini anlamak lazım. "Eşşek zaten gidecek, nereden uzaklaştığımı göreyim." Anadoludan uzaklaştiniz bilginiz olsun. Laf aramızda bırakın Türkiye yakın tarihini, 2001 senesinde o koalisyonunu yaşamış veya incelemiş ve "ideolojik körlük" hastalığına yakalanmamış hiçbir vatandaş tutup da bu partilere oy vermez. Allah devlete ve millete o zelil günleri bir daha yaşatmasın. 

Elbette kaybedenler gibi kazananlar da çok ciddi bir muhasebe yapmalı, çünkü bu kutlu yolculuk damarında Büyük Türkiye kanı, kalbinde bir ulu çınar olmayan yol arkadaşlarıyla tamamlanamaz. Zira nefsini arkasına takamayan insan ister istemez nefsinin arkasına takılıveriyor. 

Yeni dönem Mogadişu'dan, Gazze'ye, Halep'den Saraybosna'ya, Addis Ababa'dan, Aşkabat'a, Dakar'dan, Nairobi'ye tüm ümmeti-i Muhammed'e hayırlı olsun. 200 yıl sonra bu kervan yola çıkmıştır ve menziline ulaşacaktır Elhamdülillah. Ve yeniden gür bir sesle tekrar edelim: iç muhasebe iyidir, zarar gelmez. Neticede er veya geç tarihin huzurunda herkes tartıya çıkacaktır.

Sevgi ve Saygilarimla,

Tunç Cavcav